Aksiyon Reklam

Ergenekon PKK’yı “Bitirtmedi”

blank
Redaktor tarafından
22 Ağustos, 2012 16:42 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 1
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Osman Öcalan, terör örgütü PKK'nın bitirilmesinin engellendiğini öne sürdü.

2002'de Kürdistan Demokratik ve Özgürlük Kongresi'ni kurduklarını belirten Öcalan, "PKK'nın varlığına son vermiştik ama avukatlar ve ordu fark etti. Ergenekon bizim barış girişimimizi engelledi" dedi.

Terör örgütü PKK'nın elebaşı sı Abdullah Öcalan'ın avukatlarının oluşturduğu Asrın Hukuk Bürosu basın sözcüsü Cengiz Kapmaz'da ele geçirilen ve örgüt yönetimine sunulduğu belirtilen raporda, "Osman Öcalan'ın 2003'te başlattığı girişim, örgütü çok ciddi darboğaza sürükledi. Öcalan avukatlarıyla görüştürülmese PKK diye bir örgüt olmayacaktı" denildi.

Bu iddiaları değerlendiren Osman Öcalan, örgütü silahsız ve siyasi bir çizgiye çekmek istediklerini ancak bunun ordu, avukatlar ve Ergenekon üçgeninde engellendiğini anlattı.

İşte Öcalan'ın kendi ifadesiyle terör örgütünün o günleri:

"Bizim başlattığımız siyasal çözüm, PKK'yı reforma etme hareketiydi. Tabandan destek alıyorduk. Meseleye 3 ana noktadan bakıyorduk. Birincisi örgütün yaşam tarzı değişmeli, daha çok bireyin ihtiyacına cevap veren örgüt olmalı. İkincisi dış ilişkiler sistemi bütünüyle değişmeli. Üçüncüsü Kürt hareketine yönelik hegemonyacı tarz bırakılmalı. ‘Siyasal çözüm üzerinden ilişkiler geliştirilmeli’ dedik. Ancak bu çabalarımız başta Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından destek görmedi. Şahsımın tasfiyesi için uğraştılar."

SAVAŞ UÇAKLARIYLA BİLDİRİ

"2002 yılında KADEK'in kuruluş günlerinde, savaş uçaklarıyla Kandil'i aleyhimdeki bildirilerle donattılar. O bildirilerde Osman Öcalan'ın güvenilmez, düşkün olduğu şeklinde ifadeler yer alıyordu. Devlet bunu uçaklarla dağıttı. PKK'nın varlığına son verip KADEK ile esnek ve siyasi bir çözümü arayacaktık. Ancak devlet, Ergenekon ile müdahalesini yaptı. Daha sonraki dönemde de Kongra-Gel'in kuruluşunda da aynı çabalar sürdürüldü. Türk devleti, Suriye ve İran istihbaratı ittifak içerisinde tasfiyemi esas aldı. Örgütü siyasal bir güç haline getirme çabalarımız ortak girişimlerle sonuçsuz bırakıldı."

NİYE BARIŞ İSTEMEDİLER?

"2002-2003 yıllarıydı. Biz silahın devreden çıkartılması, halkın siyasi bir güç haline getirilmesi ile çözüme gidilmesine inandık. Bu işin düşüncesini oluşturarak yapmak istedik. Ben liberal bir anlayışa sahibim. Biz peyderpey toplum demokratikleştikçe siyasetle çözümün geleceğine inandık. Uygun siyasal ortam doğarsa barışçıl bir çözüm için katkı sunmaya hazırız. Niye barış istemediklerini kendimize hep sorduk ama bugüne kadar cevap bulamadık. Ergenekon çözüm istemedi. Bütün bu güçler karşımızda birleşmişken bizim siyasi bir arayış ve çaba içerisinde olmamız başarı şansımızı azalttı. Böylelikle dışlandık."

ÖCALAN'IN SÖZLERİ DEĞİŞTİRİLDİ

"Öcalan'ın söyledikleri üzerinde kalem oynatılıyor. Özellikle avukatlar, KADEK'in kuruluş kongresine gelenler de var aralarında. Asrın Hukuk Bürosu avukatları Öcalan'ın görüşme notları üzerinde kalem oynatıyordu ve notları düzenliyordu. İçerde baskılar da muhtemeldi. Yoksa o dönemdeki görüşlerim Öcalan'a uygun aktarılsaydı bir yere kadar o da kabul edecekti. Ama tahrik edici yaklaşıldı. 'Osman önder olmak istiyor' şeklinde raporlarla ve alınan talimatlar çarpıtılarak bana dönük keskin kararlar alınması sağlandı. Avukatlar ve ordu işbirliği içerisinde hareket etti. Dikkat edelim asker-avukat ittifakıyla o dönemde görüşme de engellenmedi. Apo'nun baskı altına alınarak yönlendirilmesi ve çarpıtılması vardır. Askerler ve avukatların bu açıdan olumsuz bir rolü vardır."

PKK GÜÇLERE HİZMET EDİYOR

Ben solcu değilim. PKK içerisinde solcu - Alevi ittifakı çok etkin, ben buna karşıyım. Ben Müslüman kimlikli muhafazakâr demokratım. Siyaset imkanı bulsaydık muhafazakâr demokrat bir hareket oluşturarak bununla çözüme gidecektik. Bu nedenle benim siyaset anlayışım örgütün siyasetiyle farklıdır. PKK'nın başına şimdi de geç deseler olumlu cevap vermem. Dışında yapma imkanım da yok. Deyim yerindeyse ilahların bize karşı ittifakı olmasaydı yapardık. Devletler istihbarat örgütleri bize karşı ittifak içerisinde hareket etti. Bu savaştan rant sağlayan bölgesel düzeyde sistemler, çok çeşitli gruplar var. İran, Irak, Suriye rant sağlıyor, savaşın bitmesini istemez. PKK herkese hizmet etti ama bir tek kendisine hizmet etmedi. PKK'nın bugün yürüttüğü savaş birçok güce hizmet ediyor.

PKK'YI BİTİRMİŞTİK AMA

"Biz zaten PKK'nın varlığına son verip KADEK'i kurmuştuk. Bu konuda da ciddiydik. Bunu avukatlar ve ordu fark etti. Bize karşı harekete geçerek Apo'yu yönlendirme yoluna gittiler. Bunlar olmasaydı bambaşka bir örgüt doğardı. Avukatlar olumsuz rol oynamasa Apo da bu örgütü onaylamıştı. İlk giden raporda Apo KADEK'i onayladı ama sonra sonra iki ay sonra Apo'nun görüşleri değişmeye başladı. Yönlendirme ve yanlış raporlar sundular. Sorun Apo ile diyalog değil, ordu ve avukat sistemi barışı engelledi. Bunu da Ergenekon yaptı. Hem avukatlar hem de ordu içerisindeki Ergenekon bizim barış girişimimizi engelledi. Çünkü Ergenekon savaşın bitmesini istemiyor. Her iki taraftan da dökülen kan çok anlamsız. Bu 2003'te bitsin diye ortaya çıktık ama sesimize kulak vermediler. Derhal savaş sona ermelidir."dedi.

(Bugün)

Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Türk dünyasının ortak vicdanı Ankara’da buluşuyor

blank
Redaktor tarafından
14 Aralık, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 15.12.2025 14:50
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 12
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Türk dünyasının tarihsel hafızasını, kültürel sürekliliğini ve millî kimlik bilincini taşıyan Türk dili, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında Ankara’da düzenlenen yüksek düzeyli bir programla uluslararası gündeme taşınıyor.

Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nde TÜRKSOY ve MHP’den Güçlü Dil Birliği Vurgusu Türk Dili: Ortak Kimliğin, Medeniyetin ve Stratejik Birliğin Temel Taşı

TÜRKSOY öncülüğünde ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin fikrî ve siyasi perspektifiyle şekillenen etkinlik, Türkçenin yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda bir medeniyet dili ve stratejik birlik unsuru olduğunu vurguluyor.

TÜRKSOY: Türk Dünyasında Kültürel Birliğin Kurumsal Temsilcisi

Türk dünyası ülkeleri arasında kültürel iş birliğinin en güçlü kurumsal yapılarından biri olan TÜRKSOY’un ev sahipliğinde gerçekleştirilecek program, Türk dilinin ortak gelecek inşasındaki merkezi rolünü ele alacak. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev’in yapacağı değerlendirmelerin, Türk dünyasında dil temelli bütünleşmenin kurumsal derinliğini ve sürekliliğini ortaya koyması bekleniyor.

Akademik Perspektiften Türk Dili ve Medeniyet Bilinci

Programın akademik boyutunda, Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Türkçenin tarih boyunca devlet kuran, kültür inşa eden ve millet bilinci oluşturan yönünü ele alacak. UNESCO Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Ali Yakıcı ise Türk dilinin korunması, geliştirilmesi ve küresel ölçekte görünürlüğünün artırılmasına yönelik bilimsel ve evrensel yaklaşımları değerlendirecek. İsmail Gaspıralı Dış Politika Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Esma Özdaşlı’nın konuşması ise Türk dünyasında dil birliğinin kültürel diplomasi, dış politika ve çok boyutlu iş birliği açısından taşıdığı stratejik önemi akademik bir çerçevede ele alacak.

MHP Perspektifi: Türkçe Millî Kimliğin ve Devlet Aklının Taşıyıcısıdır

Etkinliğin siyasi boyutunu temsil eden TBMM MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekili Prof. Dr. Filiz Kılıç’ın, Türkçenin Türk milletinin varlık bilincini taşıyan temel unsur olduğuna vurgu yapması bekleniyor. Prof. Dr. Kılıç’ın değerlendirmeleri, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Türk dili, Türk kültürü ve Türk dünyası merkezli devlet anlayışını güçlü bir şekilde yansıtacak.

Ankara’dan Yükselen Mesaj: Türk Dili Geleceğin Birlik Zeminidir

Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında düzenlenen bu uluslararası nitelikli program, Türkçülük düşüncesinin temel ayaklarından biri olan dil birliğini pekiştirmeyi, ortak kültürel hafızayı diri tutmayı ve Türk dilini gelecek kuşaklara güçlü bir miras olarak aktarmayı amaçlıyor. Ankara’dan yükselen bu ortak sesin, Türk dünyasında yeni bir kültürel ve fikrî sinerji oluşturması bekleniyor. The Shared Conscience of the Turkic World Meets in Ankara: Strong Emphasis on Linguistic Unity by TURKSOY and the MHP on World Turkic Language Family Day

The Turkic Language: The Foundation of Shared Identity, Civilization, and Strategic Unity

The Turkic language, which embodies the historical memory, cultural continuity, and national identity of the Turkic world, is being brought to the international agenda through a high-level event held in Ankara on the occasion of World Turkic Language Family Day on December 15. Organized under the leadership of TURKSOY and shaped by the intellectual and political perspective of the Nationalist Movement Party (MHP), the event emphasizes that the Turkic language is not merely a means of communication, but a civilizational language and a strategic pillar of unity.

TURKSOY: The Institutional Representative of Cultural Unity in the Turkic World

Hosted by TURKSOY, one of the strongest institutional frameworks for cultural cooperation among Turkic states, the program will address the central role of the Turkic language in building a shared future. The assessments to be delivered by TURKSOY Secretary General Sultan Raev are expected to highlight the institutional depth and continuity of language-based integration across the Turkic world.

The Turkic Language and Civilizational Consciousness from an Academic Perspective

Within the academic dimension of the program, Prof. Dr. Ruhi Ersoy, President of the Ahmed Javad Institute, will address the role of the Turkic language as a historical force that has built states, shaped cultures, and formed national consciousness. Prof. Dr. Ali Yakıcı, a Member of the UNESCO Education Commission, will evaluate scientific and universal approaches aimed at preserving, developing, and enhancing the global visibility of the Turkic language. Assoc. Prof. Dr. Esma Özdaşlı, President of the Ismail Gaspıralı Institute for Foreign Policy, will examine the strategic significance of linguistic unity in the Turkic world in terms of cultural diplomacy, foreign policy, and multidimensional cooperation from an academic standpoint.

The MHP Perspective: The Turkic Language as the Carrier of National Identity and State Wisdom

Representing the political dimension of the event, Prof. Dr. Filiz Kılıç, Deputy Group Chair of the MHP in the Turkish Grand National Assembly and Member of Parliament for Nevşehir, is expected to emphasize that the Turkic language is the fundamental element carrying the existential consciousness of the Turkish nation. Her evaluations will strongly reflect the MHP’s state-centered approach to the Turkic language, culture, and the broader Turkic world.

A Message Rising from Ankara: The Turkic Language as the Ground of Future Unity

This international program organized on the occasion of World Turkic Language Family Day aims to strengthen linguistic unity—one of the core pillars of Turkism—revitalize shared cultural memory, and transmit the Turkic language to future generations as a powerful legacy. The collective voice rising from Ankara is expected to generate a new wave of cultural and intellectual synergy across the Turkic world. Aşağıda talebiniz doğrultusunda uluslararası internet basınına uygun, TDK’ya uygun, özgün, intihal riski taşımayan, Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilli, haber imzası net ve kurumsal biçimde düzenlenmiş haber imza bölümü yer almaktadır:   Haber ve - and News: Yalçın ÇELİK Technical Teacher  Senior Mechatronics Engineer   Journalist – Writer
Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.