Aksiyon Reklam

Kıbrıs gerçeği ve Türkiye’nin garanti hakkı

blank
Yalçın Çelik tarafından
22 Ekim, 2025 22:24 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 11.11.2025 20:41
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 13
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli;  Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliğinin teminatı olmayı sürdürürken; İP Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun “KKTC Cumhurbaşkanı atanmış vali değildir” yönündeki açıklamaları, Türkiye’nin garantörlük hakkını zayıflatıcı bir söylem olarak eleştirildi.

Kıbrıs Gerçeği ve Türkiye’nin Garanti Hakkı: Bahçeli’nin Devlet Aklı, Dervişoğlu’nun Hatalı Çıkışı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) yapılan seçimlerin ardından Türkiye siyasetinde yeniden alevlenen Kıbrıs tartışması, iki farklı siyasi yaklaşımı bir kez daha karşı karşıya getirdi. İP lideri Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, “KKTC Cumhurbaşkanı atanmış bir vali değildir. KKTC, bağımsız bir Türk devletidir.”ifadelerini kullanarak Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlük statüsünü sorgular nitelikte bir çıkış yaptı.

Kıbrıs’ta yeni tartışma: Egemenlik mi, garantörlük mü?

Bu sözler, hem diplomatik çevrelerde hem de milli güvenlik uzmanları arasında “Türkiye’nin garantörlük hakkını zayıflatma riski taşıyan bir söylem” olarak değerlendirildi.

Bahçeli’nin çizgisi: “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır”

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yıllardır Türkiye’nin Kıbrıs politikasını ulusal güvenlik, milli birlik ve uluslararası hukuk temelinde ele alıyor. Bahçeli’nin geçmiş açıklamalarında yer alan, “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. KKTC’nin varlığı Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenlik hattıdır.” ifadesi, bugün de devlet politikasıyla birebir örtüşen stratejik bir duruşu temsil ediyor. Bahçeli, Kıbrıs’ta iki devletli çözüm modelinin hem uluslararası hukukta meşru, hem de Türk milletinin tarihsel haklarına dayalı olduğunu savunarak Türkiye’nin milli menfaatlerini koruyan bir çizgi izliyor.

Garantörlük, Türkiye’nin kırmızı çizgisidir

Türkiye, 1960 Londra ve Zürih Antlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs Türk halkının güvenliği için garantör devlet statüsüne sahiptir. Bu statü, yalnızca diplomatik bir hak değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulusal güvenliğinin hukuki dayanağıdır. Uzmanlara göre, Dervişoğlu’nun açıklaması bu dengeyi zedeleyebilecek bir yaklaşım olarak görülüyor.Zira Türkiye’nin garantörlük hakkı ortadan kalkarsa, Kıbrıs Türk halkının güvenliği, bağımsızlığı ve siyasi istikrarı doğrudan tehdit altına girecektir. Bu nedenle, Bahçeli’nin milli ve stratejik duruşu, yalnızca bir parti politikası değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık ve güvenlik çizgisini temsil etmektedir.

Bahçeli: Devlet aklını temsil eden lider

Devlet Bahçeli’nin dış politika vizyonu, Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen devlet aklı yaklaşımının modern yansıması olarak değerlendiriliyor. Bahçeli, Kıbrıs meselesine duygusal veya günübirlik değil, tarihsel sorumluluk ve milli hafıza bilinciyle yaklaşan nadir liderlerden biri olarak görülüyor. Siyaset bilimciler, Bahçeli’nin söylemini şu şekilde özetliyor: “Bahçeli’nin çizgisi, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki egemenlik haklarını ve Kıbrıs Türk halkının geleceğini koruyan bir devlet vizyonudur. Bu duruş, geçici bir siyasi tavır değil, Türk milletinin ortak aklıdır.”

Ulusal menfaatler ve yanlış söylemlerin riski

Müsavat Dervişoğlu’nun açıklaması, uluslararası dengeler açısından milli çıkarlarla bağdaşmayan bir algı oluşturmuştur. Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı yalnızca tarihsel bir sorumluluk değil, aynı zamanda uluslararası hukukun tanıdığı meşru bir hak niteliğindedir. Bu nedenle, Türkiye’nin garantörlüğünü zayıflatacak veya sorgulatacak her söylem; hem Kıbrıs Türk halkının güvenliğini hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik dengesini riske atabilir.

Bahçeli’nin liderliği, Türkiye’nin teminatı

Bugün gelinen noktada, Devlet Bahçeli’nin kararlı ve milli vizyonu, Türkiye’nin Kıbrıs politikasında istikrarın ve devlet sürekliliğinin teminatı konumundadır. Bahçeli, yalnızca bir siyasi lider değil; Türk milletinin varlık mücadelesinde aklın, sabrın ve milli bilincin temsilcisidir. Kıbrıs davası, Türkiye için yalnızca bir ada meselesi değil, bağımsızlık ve milli onur meselesidir.  Ve bu gerçek, Bahçeli’nin yıllardır dile getirdiği şu sözde özetlenmektedir: “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. Kıbrıs’ın kaderi Türk milletinin kaderinden ayrı düşünülemez.”
Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Türk dünyasının ortak vicdanı Ankara’da buluşuyor

blank
Redaktor tarafından
14 Aralık, 2025 16:42 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 15.12.2025 14:50
Okuma Süresi: 3dk
Tıklanma Sayısı: 12
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Türk dünyasının tarihsel hafızasını, kültürel sürekliliğini ve millî kimlik bilincini taşıyan Türk dili, 15 Aralık Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında Ankara’da düzenlenen yüksek düzeyli bir programla uluslararası gündeme taşınıyor.

Dünya Türk Dili Ailesi Günü’nde TÜRKSOY ve MHP’den Güçlü Dil Birliği Vurgusu Türk Dili: Ortak Kimliğin, Medeniyetin ve Stratejik Birliğin Temel Taşı

TÜRKSOY öncülüğünde ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin fikrî ve siyasi perspektifiyle şekillenen etkinlik, Türkçenin yalnızca bir iletişim aracı değil; aynı zamanda bir medeniyet dili ve stratejik birlik unsuru olduğunu vurguluyor.

TÜRKSOY: Türk Dünyasında Kültürel Birliğin Kurumsal Temsilcisi

Türk dünyası ülkeleri arasında kültürel iş birliğinin en güçlü kurumsal yapılarından biri olan TÜRKSOY’un ev sahipliğinde gerçekleştirilecek program, Türk dilinin ortak gelecek inşasındaki merkezi rolünü ele alacak. TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev’in yapacağı değerlendirmelerin, Türk dünyasında dil temelli bütünleşmenin kurumsal derinliğini ve sürekliliğini ortaya koyması bekleniyor.

Akademik Perspektiften Türk Dili ve Medeniyet Bilinci

Programın akademik boyutunda, Ahmed Cevad Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ruhi Ersoy, Türkçenin tarih boyunca devlet kuran, kültür inşa eden ve millet bilinci oluşturan yönünü ele alacak. UNESCO Eğitim Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Ali Yakıcı ise Türk dilinin korunması, geliştirilmesi ve küresel ölçekte görünürlüğünün artırılmasına yönelik bilimsel ve evrensel yaklaşımları değerlendirecek. İsmail Gaspıralı Dış Politika Enstitüsü Başkanı Doç. Dr. Esma Özdaşlı’nın konuşması ise Türk dünyasında dil birliğinin kültürel diplomasi, dış politika ve çok boyutlu iş birliği açısından taşıdığı stratejik önemi akademik bir çerçevede ele alacak.

MHP Perspektifi: Türkçe Millî Kimliğin ve Devlet Aklının Taşıyıcısıdır

Etkinliğin siyasi boyutunu temsil eden TBMM MHP Grup Başkanvekili ve Nevşehir Milletvekili Prof. Dr. Filiz Kılıç’ın, Türkçenin Türk milletinin varlık bilincini taşıyan temel unsur olduğuna vurgu yapması bekleniyor. Prof. Dr. Kılıç’ın değerlendirmeleri, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Türk dili, Türk kültürü ve Türk dünyası merkezli devlet anlayışını güçlü bir şekilde yansıtacak.

Ankara’dan Yükselen Mesaj: Türk Dili Geleceğin Birlik Zeminidir

Dünya Türk Dili Ailesi Günü kapsamında düzenlenen bu uluslararası nitelikli program, Türkçülük düşüncesinin temel ayaklarından biri olan dil birliğini pekiştirmeyi, ortak kültürel hafızayı diri tutmayı ve Türk dilini gelecek kuşaklara güçlü bir miras olarak aktarmayı amaçlıyor. Ankara’dan yükselen bu ortak sesin, Türk dünyasında yeni bir kültürel ve fikrî sinerji oluşturması bekleniyor. The Shared Conscience of the Turkic World Meets in Ankara: Strong Emphasis on Linguistic Unity by TURKSOY and the MHP on World Turkic Language Family Day

The Turkic Language: The Foundation of Shared Identity, Civilization, and Strategic Unity

The Turkic language, which embodies the historical memory, cultural continuity, and national identity of the Turkic world, is being brought to the international agenda through a high-level event held in Ankara on the occasion of World Turkic Language Family Day on December 15. Organized under the leadership of TURKSOY and shaped by the intellectual and political perspective of the Nationalist Movement Party (MHP), the event emphasizes that the Turkic language is not merely a means of communication, but a civilizational language and a strategic pillar of unity.

TURKSOY: The Institutional Representative of Cultural Unity in the Turkic World

Hosted by TURKSOY, one of the strongest institutional frameworks for cultural cooperation among Turkic states, the program will address the central role of the Turkic language in building a shared future. The assessments to be delivered by TURKSOY Secretary General Sultan Raev are expected to highlight the institutional depth and continuity of language-based integration across the Turkic world.

The Turkic Language and Civilizational Consciousness from an Academic Perspective

Within the academic dimension of the program, Prof. Dr. Ruhi Ersoy, President of the Ahmed Javad Institute, will address the role of the Turkic language as a historical force that has built states, shaped cultures, and formed national consciousness. Prof. Dr. Ali Yakıcı, a Member of the UNESCO Education Commission, will evaluate scientific and universal approaches aimed at preserving, developing, and enhancing the global visibility of the Turkic language. Assoc. Prof. Dr. Esma Özdaşlı, President of the Ismail Gaspıralı Institute for Foreign Policy, will examine the strategic significance of linguistic unity in the Turkic world in terms of cultural diplomacy, foreign policy, and multidimensional cooperation from an academic standpoint.

The MHP Perspective: The Turkic Language as the Carrier of National Identity and State Wisdom

Representing the political dimension of the event, Prof. Dr. Filiz Kılıç, Deputy Group Chair of the MHP in the Turkish Grand National Assembly and Member of Parliament for Nevşehir, is expected to emphasize that the Turkic language is the fundamental element carrying the existential consciousness of the Turkish nation. Her evaluations will strongly reflect the MHP’s state-centered approach to the Turkic language, culture, and the broader Turkic world.

A Message Rising from Ankara: The Turkic Language as the Ground of Future Unity

This international program organized on the occasion of World Turkic Language Family Day aims to strengthen linguistic unity—one of the core pillars of Turkism—revitalize shared cultural memory, and transmit the Turkic language to future generations as a powerful legacy. The collective voice rising from Ankara is expected to generate a new wave of cultural and intellectual synergy across the Turkic world. Aşağıda talebiniz doğrultusunda uluslararası internet basınına uygun, TDK’ya uygun, özgün, intihal riski taşımayan, Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilli, haber imzası net ve kurumsal biçimde düzenlenmiş haber imza bölümü yer almaktadır:   Haber ve - and News: Yalçın ÇELİK Technical Teacher  Senior Mechatronics Engineer   Journalist – Writer
Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.