Aksiyon Reklam

Sevginin, fedakârlığın ve şefkatin sembolü

blank
Yalçın Çelik tarafından
11 Mayıs, 2025 15:04 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 28.05.2025 09:48
Okuma Süresi: 2dk
Tıklanma Sayısı: 2
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Her yıl Mayıs ayının ikinci Pazar günü kutlanan Anneler Günü, yalnızca takvimde bir gün değil; karşılıksız sevgi, özveri ve sabrın simgesi olan annelerimize duyulan saygının ifadesidir. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Ankara’da da Anneler Günü, çeşitli etkinliklerle kutlanıyor. Çiçekçilerde yoğunluk yaşanırken, mağazalarda da hediye telaşı dikkat çekiyor. Ancak uzmanlara göre, annelere verilecek en kıymetli armağan; zaman, ilgi ve içten sevgidir.

Annelik, Toplumun Temel Taşıdır

Anneler, doğumdan itibaren çocuklarının fiziksel ve duygusal gelişimi için özveriyle çaba gösteren, toplumun en güçlü yapı taşlarından biridir. Psikologlar, bir bireyin kişiliğinin şekillenmesinde annelerin rolünün belirleyici olduğunu vurgularken; eğitimciler, annelerin yaşam boyu birer rehber olduklarını ifade ediyor. Bu özel günde düzenlenen programlarda, annelerin yalnızca biyolojik değil; ruhsal, kültürel ve toplumsal yönlerinin de öne çıkarılması gerektiği dile getiriliyor. Kadın ve aile temalı dernekler, Anneler Günü’nün sadece hediyelerle sınırlı kalmaması gerektiğini, annelere yönelik sosyal ve ekonomik desteklerin artırılmasının toplumsal gelişim açısından büyük önem taşıdığını belirtiyor.

Annelerin Yükü Yalnızca Bugün Değil, Her Gün Hafifletilmeli

Sosyologlara göre, annelere verilen değer yalnızca özel günlerde hatırlanmamalı. Kadın istihdamını ve sosyal destek mekanizmalarını güçlendiren projelerin, annelerin yaşam kalitesini artırdığına dikkat çekiliyor. Uzmanlar, sağlıklı nesillerin ancak mutlu ve desteklenen annelerle mümkün olabileceğini belirtiyor. Bugün annelerimize bir çiçek sunmak güzel bir jest olsa da, onların günlük hayatındaki yükleri paylaşmak, duygusal destek sağlamak ve hayatlarına değer katmak çok daha kalıcı etkiler yaratır. Çünkü anneler, yılın yalnızca bir gününde değil; her gün sevgi, saygı ve minnettarlığı hak eder.

İslam’da Annelik: “Cennet, Annelerin Ayakları Altındadır”

İslam dini, annelere verilen değeri en yüce mertebeye taşıyan öğretileriyle dikkat çeker. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), “Cennet, annelerin ayakları altındadır” hadisiyle, annelere duyulması gereken saygının büyüklüğünü en etkileyici biçimde ifade etmiştir. Bir diğer hadisinde ise, yaşlanan ebeveynlerine gereken ilgiyi göstermeyen kişilere yönelik uyarıda bulunarak, “Ana babası yanında yaşlandığı hâlde onların gönlünü kazanmayanın burnu sürtülsün” diyerek ebeveyne hizmetin manevi boyutunu ortaya koymuştur. Kur’an-ı Kerim’in İsra Suresi 23. ayetinde geçen “Onlara ‘öf’ bile deme” emri, annelere yönelik en küçük bir saygısızlığın dahi hoş karşılanmadığını açıkça bildirir. Bu ilahi öğretiler, annelere karşı duyulması gereken sorumluluğun hem dünyevi hem de uhrevi yönlerini ortaya koymaktadır.

Toplumun Gücü, Annesine Verdiği Değerle Ölçülür

Anneler; affeden, koruyan, öğreten ve dualarıyla yolumuzu aydınlatan en kıymetli varlıklardır. Onlara duyulan sevgi yalnızca bir günle sınırlı kalmamalı; hayatın her anında saygı ve minnetle taçlandırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bir milletin gücü ve geleceği, annelerine verdiği değerle şekillenir.
Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bal arılarını kovan ile birlikte kışın toprağa gömüyor

blank
Redaktor tarafından
28 Kasım, 2025 20:41 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 30.11.2025 16:04
Okuma Süresi: 1dk
Tıklanma Sayısı: 6
Yorum Sayısı: 0
Reklam

Erzurum’un Tekman ilçesinde arıcılık yapan bir kişi ilginç bir yöntem ile arılarını kışın toprağın altına gömüyor. Görenlerin şaşkınlıkla izlediği olayda, kış mevsimi öncesi kovan içerisinde yaşayan arıları ile birlikte 5 ay toprak ve karın altında saklayarak muhafaza ediyor. Havaların ısınması baharın gelmesi ile birlikte arıları sağ salim tekrar dışarı çıkarıyor. Vatandaşlardan ilginç tepkiler alan bal üreticisi Taner İlbaş; “Ben yer altında arı denemesi yapınca bazı kişiler dalga geçiyor. Varsın dalga geçsinler bu önemli değil. Önemli olan bu hayatta deneme yapmak yoksa hiç bir şey öğrenilmez. Önemli olan bu hayatta deneme yapmak yoksa hiç bir şey öğrenilmez” diye konuştu. İlbaş konuşmasının devamında; “Şimdi ben neden yeraltında arı kışlatma yapıyorum? Amacım nedir? Benim amacım sürekli olarak “nem arılara zararlıdır” diyen kişilere nemin zararlı olmadığı kanıtlamak. Geçen sene ben yeraltına arı koydum. 5 ay süre ile arılar yeraltında kaldı. Baharın çıkarttık. Arılar resmen bomba gibi çıktı. O videoyu paylaştık yaklaşık 10 milyon kişi izledi. Nem arılara zararlı olmadığını kanıtladık. Yeraltında arılar, sıcak ve rahat kışı geçirir. Asıl arı düşmanı soğuk değil, nemdir. Diyen kişilere yeraltındaki arıya cevap versinler. Yeraltı nemi yüksektir. Ben her zaman şöyle anlatırım. Arıların baş düşmanı soğuktur. Nem değildir. Çünkü soğuk arıların hızlı bal tüketmesine sebep olur. Buda arıları ölüme götürüyor. Ayrıca soğuk kovanda küf ve ter olayına da sebep olur. Çünkü kovanda arılar olduğu için kovan sıcak oluyor. Dolayısıyla soğuk kovana dokunduğunda kovan direk terlenir. Kışın arabaların camları neden ter alıyor? Sebebi soğuk değil mi? Kar altı sıfır derece arıların verdiği ısı sayesinde kar altı kovan etrafı 1 derece sıcaklık yakalıyor.  Anlayacağınız kar altı arılar için sıcaktır” dedi. https://youtube.com/shorts/24DUy6FaN7s?feature=share  

Bizi sosyal medyadan takip edin
Reklam Alanı (İçerik Sonrası) Bu alana reklam ver

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.